Tüm dünya kamuoyu ve hatta bizler de Rusya’nın başlattığı işgal harekatına tepki gösterdi. Bu işgal harekatının ve savaşın ne kadar kötü olduğunu anlatmaya gerek yok. Fakat bu yaşananlar olurken Ukrayna’nın ve Zelensky’nin hiç mi suçu yok sorusu geldi aklıma.
Zelensky savaşın ilk gününden beri yaptıklarıyla ve bunların yansımalarıyla tüm dünya toplumunda sempati topladı. Tabii bu durumda Batı medyasının da etkisinin olduğunu söylemek gerekiyor. Bugün tam olarak Batı ve Rusya arasında sıkışan Ukrayna bugünlere nasıl geldi bunu konuşalım istiyorum.
Krolonojik sıraya göre gitmek gerekirse tarihler 2008’i gösterdiğinde NATO Ukrayna ve Gürcistan’a bir üyelik taahhüdü verdiğini açıkladığında Putin’in cevabı Gürcistan’a girmek olmuştu. Saakashvili’nin o dönem Batı’nın nasıl gazına geldiğini ve sonrasında kravatını nasıl yediğini hatırlarsınız. Ukrayna’da ise o dönem daha Rus yanlısı bir iktidar olduğundan Gürcistan’a yapılan müdahale ile verilen mesaj yeterli olmuştu ta ki 2013 iç savaşına kadar.
Eylül 2014’te Minsk Protokolü diye de anılan ve ateşkesi amaçlayan Minsk Anlaşması ile taraflar tekrar ortak bir noktada buluştu fakat 2014’te yapılan bu anlaşmayla taraflar, Donetsk’in ve Luhansk’ın Ukrayna içerisinde özel statülü eyaletler olması konusunda anlaştılar. Sonrasında ise bu konuda Ukrayna tarafının hep görmezden geldiğini söyleyebiliriz.
Rusya tarafından bugün Ukrayna’ya girmenin en büyük gerekçesi Ukrayna’nın potansiyel NATO üyeliği ve bunun sonuncu olarak Ukrayna’ya NATO askerlerinin yerleşebilmesi ihtimalidir. Kırım’ın Rusya tarafı ilhakı sonrasında Zelenski, Rusya ile denge ilişkisi güden Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko’yu 2019’da yenerek cumhurbaşkanı seçildi. Bu günden itibaren Zelensky NATO’ya ve AB’ye katılmak üzerine sürekli açıklamalarda bulundu.
Rusya’nın tavrı netti. Her geçen gün Batı’nın yayılmacılığına alet olursanız , Kiev’e yabancı bir güç girerse buna izin verilmeyeceğiz. Buna karşın Zelensky Londra’da NATO toplantısı öncesinde görüşmelere katılıyordu. Tarihler 1 Aralık 2021’i gösterdiğinde ise NATO Zelensky’nin bu ısrarını kırmadı ve tırnak içinde “ henüz belli olmayan bir tarihte Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın NATO’ya gireceğini” söyledi. Savaşın gerçek bomba pimi de aslında o gün çekilmiş oldu.
Zelenski’nin Batı’ya ısrarla yaptığı ‘Bizi NATO’ya alın’ çağrısı Putin’i çileden çıkardı. NATO’nun doğuya genişlemesini ulusal bir tehdit olarak gördüğünü ifade eden Putin, ABD ve NATO’dan doğuya genişleme olmayacağına dair yazılı güvenceler istedi, bunu alamayınca da savaşın fitilini ateşledi. Peki Zelensky’nin uğrunda bu savaşı göze aldığı Batı ne yaptı. İlk günden beri sadece seyretti. Sadece yaptırım kararı alındı. Şimdi sorarım size yaptırımlar Ukrayna’nın kaderini değiştirecek mi ?
Tam bu noktada aklıma 1967 krizinde adını hatırlayamadığım bir ABD’li generalin sözleri geldi “ 1967 krizinde Türkiye’nin görevi Batı’ya ilerleyişi yavaşlatmaktı”. Bugünde Zelensky savaş stratejisi olarak sınırlarını terk edip gayri nizami harp ile Rus ordusunu kendi şehirlerine çekiyor. Daha fazla can kaybının olacağını bile bile. Peki bu durum Ukrayna’nın mı yoksa Batı’nın mı işine yarıyor ? Cevap sizin !
Tabii Rusya’nın topyekün bir işgale kalkışmasının insanı açıdan yarattığı acılar kabul edilemez fakat geçtiğimiz gün yazdığım yazıda bahsettiğim Putin’in tüm hataları savaş sonrasında ortaya çıkan durumlardı. Peki ya bu savaşın başlamasında , sonucunu bile bile devam eden kahraman Zelensky’ye ne demeli.