İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TARTIŞMALI SINIR SINIR: KUZEY İRLANDA

100 yıl önce bile bu sınır çok derin bir hassasiyet içeriyordu. İrlanda’nın sınırı 1921 yılında oluşturuldu. Ancak bu sınır oluşturulmadan önce birçok olay meydana geldi. 1600’lü yıllarda çoğunlukla Protestan olan Britanyalılar, Katolik İrlanda’yı kolonize etmeye başladılar ve kuzey kısmını kontrol altına almayı başardılar. Ayrıca Katolikleri ve diğer muhalif görüşte olanları ayırdılar. 1798’de ise bu durum bir isyana yol açtı. Britanyalılar tarafından bu isyan bastırıldı. 1801 yılında bütün İrlanda, Birleşik Krallık’ın bir parçası haline geldi. için ise tam bir felaketti. Ancak bu durum Katolikler için bir fırsatı da beraberinde getirdi. Bu fırsat, Britanya hükümetine etki edebilme fırsatıydı. Westminster kenti özerk bir İrlanda için önemli bir bölge haline geldi. Her iki tarafın politikacıları karşıt görüşlerini burada dile getirebiliyordu ancak bu durum uzun sürmedi ve bölgede gerilim yükselmeye başladı.

Gerilimin Tarihçesi

1916’da bağımsızlık yanlısı Katolikler “Eastern Rising” yani Paskalya Yükselişi adını alan askeri bir ayaklanma gerçekleştirdiler. Bu ayaklanma, İrlandalı cumhuriyetçiler tarafından İrlanda’daki İngiliz yönetimini sona erdirmek ve bağımsız bir İrlanda inşa etmek amacıyla gerçekleştirildi. Çok geçmeden bu durum savaş haline geldi. 1921’de Britanya hükümeti, Güney İrlanda Bağımsızlık Antlaşması’nı imzalayarak bu savaşı sona erdirdi. Oysaki bu durum ayrılıkçı olanlar için tam olarak bir zafer durumu değildi. Britanya hükümeti İrlanda’yı iki kısma bölmeye karar verdi. Kuzey Protestan toplulukları Birleşik Krallık’ın bir parçası olarak kalmaya devam etmek isterken Güney tarafı ise kendi kendini yönetmekte özgür konuma gelmek istedi. Kökten olarak bu sınır tekrar çizildi ve ilk defa kuzey ve güney arasındaki bu sınır belirgin hale geldi.

Güneydeki Katolikler, her ne kadar kendilerini yönetebiliyor olsalar da ülkeleri iki parçaya ayrılmış olduğundan dolayı memnun değillerdi. Kuzeydeki Protestanlar ise bütün İrlanda’nın Birleşik Krallık’a ait olmasını umut ediyordu. Kuzey bölgesindeki Katolikler etkilerini kaybetmiş durumdaydılar; istemedikleri bir ülke içerisinde sıkışmış bir vaziyetteydiler. 400.000 Katolik, Kuzey kısımda yani aslında olmamaları gereken kısımda kapana kısılmış gibiydiler. Kuzeyde anti-Katolik tutum yaygınlaşmaya başladı. 1960’ların sonlarına kadar Amerika’daki insan hakları gösterileri Kuzeydeki Katolik İrlandalılara ilham oldu ve eşitlik için protestolara başladılar. Bu protestolarda polis vahşice bir güç kullandı.

1965 yılında bir yüzleşme meydana geldi ve Kuzey İrlanda boyunca çatışmalar yayılmaya başladı. Bu durum karşısında Kuzey İrlanda Başbakanı, Britanya hükümetinden yardım istedi ve böylece Britanya askeri birlikleri bölgeye sevk edildi. Bu dönem Kuzey İrlanda’daki şiddet dönemlerinin başlangıcıydı. Bu dönem kayıtlara “The Troubles”, yani Kuzey İrlanda Sorunu olarak geçti.

30 Ocak 1972 yılında Britanyalı askerler Katolik protestoculara ateş açmaya başladılar . Bu olaya “Bloody Sunday” yani Kanlı Pazar denildi. Ancak bu durum Katolikleri daha da kızdırdı. IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) gibi cumhuriyetçi yarı askeri gruplar eylemlerini arttırmaya başladılar. Saldırılar daha da kızışınca Britanyalı birlikler sınırda kalıcı hale geldi. Kuzey İrlanda sorunu 30 yılı aşkın bir sürede 3700 insanın ölümüne yol açtı.

Uzlaşma Çabaları

1998 yılında bir atılım yapıldı ve Britanya, Kuzey ve Güney İrlanda’daki birçok siyasi parti liderleri bir anlaşmaya varmak istediler. Bu girişim sonucunda “Good Friday” yani Hayırlı Cuma Antlaşması imzalandı. Kuzey İrlanda’nın bugünkü devredilmiş hükümet sistemi bu antlaşmaya dayalıdır. Bu antlaşmaya göre Kuzey ya da Güney İrlanda eğer isterlerse Birleşik Krallık ile birleşebileceklerdi.

Brexit ve Sonrası

2016 yılında Birleşik Krallık, AB’den ayrılmak için (Brexit) oylamaya gitti ve tamamen ayrılma kararı aldı. Birleşik Krallık’ın bir parçası olan Kuzey İrlanda’da ayrılmak zorundaydı. Ancak İrlanda Cumhuriyeti hala üyeydi ve iki ülke arasındaki sınır problem oluşturuyordu. Çözüm ise ya yeni bir sınır çizmek ya da de facto ticaret sınırı oluşturulmasıydı. Böylece, Kuzey İrlanda Protokolü devreye girdi. Brexit Antlaşması’nın bir parçası olan Kuzey İrlanda Protokolü, Birleşik Krallık’ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticareti düzenliyor. Ne var ki Kuzey İrlanda’daki halkın büyük bir kısmı Güney ile birleşme yanlısı. Bu durum meydana gelirse birleşik bir İrlanda meydana gelebilir ya da tekrar bölgede tansiyon yükselip kuzey tarafta bir kızışma başlayabilir.

Kuzey İrlanda’da yapılacak parlamento seçimleri ise bölgenin ayrılarak İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme yolundaki ilk adımları oluşturabilir. Seçimde İrlanda Cumhuriyet Ordusu ile bağlantılı Sinn Fein’in kazanacağı öngörülüyor. Sinn Fein lideri İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme yanlısı ve en başından beri de Brexit’e karşı olduklarını dile getiriyor. Ancak Sinn Fein’in seçimi kazanması sonucunda bölgede ne gibi siyasi gelişmeler olacağı hayli belirsiz. Kuzey İrlanda’da Sinn Fein kazanır ve birleşme iddiasının arkasında durursa bu Birleşik Krallık’ın dağılması ve İngiltere, Galler ve İskoçya’nın “Büyük Britanya” olarak devam etmesi anlamına gelebilir.

İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme bölgede tansiyonun tekrar yükselmesine sebebiyet verebilir. Her ne kadar bölgedeki halkın büyük bir kısmı birleşme yanlısı olsa da iki ülke arasındaki güven tam olarak tesis edilebilmiş değil.

KAYNAKÇA