İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rusya’nın Çılgın Projesi: Avrasya Kanalı

Süveyş Kanalı, Panama Kanalı ve Kanal İstanbul… Her biri projelendirildiği dönemlerin çılgın projeleri olarak anıldı. Günümüzde hala Trans Atlantik Demiryolu Projesi gibi dünya çapında ulaşım ve iletişim altyapılarının geliştirilmesine yönelik çılgın projeler varlığını sürdürüyor. Bunlardan biri de Rusya’nın çılgın projesi: Hazar Denizi ve Azak Denizi’ni birbirine bağlayacak olan Avrasya Kanalı.

Hazar Denizi ve Azak Denizi’ni birbirine bağlayarak Orta Asya’da Hazar’a kıyısı olan ülkelerin Karadeniz ve İstanbul Boğazı üzerinden dünya denizlerine açılmasını hedefleyen proje aslında çok da yeni bir şey değil. 16. yy.da Osmanlı Sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa tarafından öne sürülen Karadeniz ve Hazarı birbirine bağlama fikri 17. yy.da Rus Çarı Petro’nun da aklına gelmiş fakat hayata geçirilememişti. Sovyetler Birliği döneminde tekrar gündeme gelen kanal projesinin inşaatına 2. Dünya Savaşı nedeniyle bir türlü başlanamamıştı.  Rusya’da bulunan Don ve Volga (İdil) nehirleri arasına 1948-1952 yıllarında kurulan kanal sayesinde Hazar Denizi, Karadeniz ile buluşturulmuş ve Don-Volga Kanalı inşaatı tamamlanmıştır. Günümüzde hala aktif olarak kullanılan kanalın uzunluğu 101 km olup büyük kuru yük gemilerinin Don ve İdil Nehirleri arasında geçişini sağlamaktadır.

Jeopolitik Önemi Büyük

Avrasya Kanalı olarak adlandırılan Trans Kafkasya Su Yolu Projesi uzun zaman sonra ilk kez 2007 yılında Rusya’nın St. Petersburg şehrinde düzenlenen ekonomik forumda Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından gündeme getirildi. Don-Volga Kanalı’nın uzun oluşu ve nehirler üzerinden sadece belli ağırlıklardaki yük gemilerinin geçiş yapabilmesi Orta Asya ülkelerinin Hazar’daki deniz ticaretini kötü etkiliyor. Orta Asya ülkelerinin birçoğunun denize kıyısı olmaması da bu ülkelerin küresel ticarette yer alamamasına ve ekonomik gelişimde dezavantajlı olmalarına yol açıyor. Bununla birlikte Rusya ise kendi topraklarından bir kanal geçirilmesini jeopolitik sebeplerden dolayı istemiyor. Rusya’ya göre yeni bir kanal açılması Rusya’yı Kafkas bölgesinden coğrafi bir sınır gibi ayıracaktır. Bununla birlikte mevcut Don-Volga Kanalı’nın işleyişini yitirmesinden çekinen Rusya Hazar-Karadeniz deniz ticaretinin kendi nehirleri üzerinden gerçekleştirilmesini istiyor.

Toplam Maliyet: 6 Milyar Dolar

Nazarbayev’in Putin ile 2007 yılındaki görüşmesinin sonucunda Avrasya Kanalı’nın Hazar Denizi ile Karadeniz arasında değil de Hazar ile Azak Denizi arasından geçeceği belirlendi. Kuma-Manych arasında açılacak olan kanal Don-Volga hattına göre 1000 km daha kısa olacak. Uzunluğu 700 kilometreyi bulması hedeflenen kanal projesinin toplam maliyetinin Nazarbayev’in iddiaları doğrultusunda 6 milyar ABD doları olduğu ve Asya Yatırım Bankası’ndan fonlanabileceği konuşuluyor . İnşa edilmesi halinde Süveyş Kanalı’nın 5 katı, Panama Kanalı’nın ise tam 8 katı büyüklüğünde olması planlanan kanalın inşa süresi ise ortalama 10 yıl olarak hedefleniyor. Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkelerin Dünya limanlarına erişimini sağlayacak proje ayrıca Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler için de yakın mesafe deniz ticareti alternatifleri oluşturmayı hedefliyor.

Rusya’nın Çekinceleri ve Hedefleri

Hazar Denizi’nden Azak Denizi’ne geçecek bir su yolu coğrafi bir bölünme olarak değerlendirilebilir. Nasıl ki Panama Kanalı, Güney ve Kuzey Amerika’yı birbirinden ayıran bir çizgi olarak görülüyorsa, Süveyş Kanalı yine aynı şekilde Afrika ve Asya kıtasını birbirinden ayıran bir suni sınır olarak tanımlanıyorsa aynı şekilde Avrasya Kanalı da Avrupa’yı ve daha da önemlisi Rusya’yı Kafkasya coğrafyasından ayıracak. Birçok coğrafya uzmanına göre Avrupa kıtasının Asya ile ayrılan coğrafi sınır çizgileri doğuda Ural Dağları ve güneyde de Karadeniz’in kuzey sahilleri olarak tanımlanıyor. Fakat eğer proje hayata geçirilirse Kafkasya’nın kuzeyi ve hatta Gürcistan bile Avrupa kıtasının bir parçası sayılır. Nitekim Gürcistan’ın ulusal televizyon kanalında yayınlanan turizm tanıtım filminde “Europe starts here!” ibaresini kullanmasının dayanağı da budur.

İnşa edilecek bir kanalın 2007 yılında Rusya’yı Kafkasya’dan ayıracak olması bölgeyi eski Sovyet mirasından koparmak ve Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu düşürmek olarak algılanması çok doğaldır. Aynı zamanda kendi nehir kanallarını kullandırmak istemesi Rusya’nın Orta Asya ülkelerine ‘’Her anlamda Rusya’ya bağımlısınız.’’mesajı olarak da yorumlanabilir. Fakat projenin tartışıldığı 2007’nin üzerinden 16 yıl geçti. Yıllar içerisinde Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya’da çok fazla şey değişti. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı işgal, bölgedeki coğrafi paylaşımı da değiştirdi. Avrasya Kanalı günümüzde Rusya için bir alternatif olabilir. Kafkasya’yı çevreleme politikası ile eline almak isteyen ABD ve Batı dünyasına karşı bir hamle olarak Rusya, bölgeyi kanal ile Batı’dan ayırabilir. Suni coğrafi bölünme bölgedeki Rusya müttefikleri olan Türkiye ve İran gibi ülkelerin desteğiyle Batı’nın Kafkaslara müdahalesinin önüne geçebilir. Böylelikle Rusya, Ukrayna’ya açılan Karadeniz hattını güvene alabilir. Fakat bu tür çılgın bir projenin bölgede devam eden savaş nedeniyle yakın zamanda hem ekonomik hem de güvenlik sebeplerinden dolayı hayata geçirilemeyeceği oldukça bellidir. Avrasya Kanalı uzun bir süre daha proje olarak kalmaya devam edecektir.