Türkiye’de iktidar ve piyasalar 14 Nisan’da gerçekleşecek Joe Biden ve Recep Tayyip Erdoğan görüşmesine odaklanmış durumda.
Açıkçası Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomik ve siyasal olarak en kötü günlerini geçiriyor ve bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor. Ülkedeki faiz yüksekliğine rağmen 2 haftada 30 kuruşa yakın değer kaybeden Türk Lirası tarihindeki rekor döviz kurlarını sürekli egale edip ; yeni rekorlar kırıyor.
Bu sebeple Türkiye bu zirveye çok önem veriyor. Zirve öncesinde Ankara ile Washington arasındaki diplomatik trafik ciddi şekilde arttı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan bu trafiği yöneten yetkililer olarak öne çıkıyorlar.
Biden yönetiminden Ankara’ya üst düzey ilk ziyaret ise 26-27 Mayıs’ta yapıldı. Nisan ayında ataması yapılan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iki numarası Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, hem Türk-Amerikan ilişkilerini hem de 14 Haziran’da gerçekleşecek Erdoğan-Biden görüşmesinin detaylarını ortaya çıkaracak konu başlıklarını ve teklifleri iletti.
Bu konu başlıkları Türk-Amerikan ilişkilerinin uzun süredir başını ağrıtan sorunların parantez içine alınması ve mevcut statükonun korunmasını sağlayan teklifler içeriyor. Zirvede özellikle konuşulacak iki ana başlık Suriye ve S-400 . Sherman bu konuda Cnn Türk’te yaptığı açıklamada “Biz teklifimizi sunduk , top Türkiye’de” dedi.
Sherman’ın ayrılışından sonra Çavuşoğlu’ndaki ton değişmesi dikkat çekici , 31 Mayıs 2021 günü gazetecileri bilgilendirirken S-400 konusunda şunları söylemiş: “S-400 Yüzde 100 bizim kontrolümüzde olacak. O yüzden pek çok mühendisi, teknisyeni Rusya’ya gönderdik eğitim için ve burada hiç Rus askeri ve uzmanı bulunmayacak.”
Yani masada artık bir formül var . Bunu Rusya’nın Türkiye’ye sürekli uçuş yasağını uzatmasından da anlayabiliriz. Masadaki diğer konu da Suriye. ABD , Suriye’de yeniden mevzilenmek istiyor. Türkiye ise ABD’nin IŞİD’le mücadele kapsamında ana omurgası YPG tarafından oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) verdiği destekten rahatsız.
SDG’ye destek konusu dışında Türkiye ve ABD, hem İdlib’teki durum hem de anayasa komitesi çalışmalarının hızlandırılması gerekliliğinde aynı çizgide buluşuyorlar. O konuda da önemli gelişmeler olabilir çünkü son dönemde çok sayıdaki ABD’li yetkili Kuzey Suriye’yi ziyaret ediyor. Bu konuda da detaylı olarak yazdım . Cuma yayında olacak.
Trump yönetiminin aksine NATO’yu dış politikasının merkezine alan Biden yönetimi, Türk hükümeti ile yapılan temasların hemen hepsinde bazı Türk dış politika uygulamalarının ittifakın bütünlüğü ve caydırıcılığı açısından sorun yarattığı uyarısını yapıyor.
12 Nisan’da Donbass Krizindeki NATO refleksiyle birlikte de iki tarafın tekrar ılımlıya yaklaşan bir hava yakaladığını ve ondan sonrasında da geri dönüş pazarlıklarının başlandığını gözlemlemekte fayda var. Tabii 2012’den bugüne bozulan ilişkiler bugünden yarına düzelmesi imkansız. 14 Haziran bizlere “son mu? başlangıç mı?” sorularına cevap bulunması adına önemli.