Geçtiğimiz günlerde Avrupa Komisyonu Başkanı Von Der Layen, Putin’in Ukrayna’yı işgal ederek işlediği savaş suçları sebebiyle Birleşmiş Milletler destekli kurulacak özel bir mahkemede yargılanmasını gerektiğini ifade etti. Onun bu açıklamasından sonra böyle bir yargılamanın mümkünatı ve gerekliliği tartışmaya açıldı. Tartışma sadece hukukçuların değil siyasetin de gündeminde çokça yer aldı. Von Der Layen’in bu çağrısı Fransa, Polonya ve Baltık devletleri gibi ülkelerden destek alsa da İngiltere, Almanya ve ABD gibi asıl politika yapıcı devletlerden açık bir destek henüz alamadı. Her ne kadar böyle bir mahkemenin kurulması ve başta Putin olmak üzere tüm suçluların Nürnberg tarzı bir mahkemede yargılanması fikri idealde hoş görünse de pratikte gerçekleşmesi oldukça zor gözüküyor.
İşgal başladığından beri Ukrayna hükümeti, bazı uluslararası örgütler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi işlenen savaş suçları ile ilgili kanıtlar topluyorlar ancak işlenen suçlar ve Kremlin’den direkt gelen talimatlar arasında yasal bir bağlantı kurmak kolay değil. Bu durum da başta Putin olmak üzere diğer üst düzey yetkililerin suçluluğunu doğrudan kanıtlamayı zorlaştırıyor. Öte yandan Rusya, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf olmadığı için mahkeme Rusya üzerinde yargılama yetkisine sahip değil. Davanın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne devri eğer BM Güvenlik Konseyi Rusya’nın savaş suçu işlediğini resmi olarak tanırsa mümkün olur. Ancak Rusya Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip olan kalıcı üye statüsünde olduğundan böyle bir kararın çıkması da ihtimal dışıdır. Bundan dolayı Von Der Layen’in de ifade ettiği gibi yargılamanın gerçekleşebilmesi için BM destekli geçici (ad hoc) nitelikte özel bir mahkeme kurulması tek çıkar yol gibi gözüküyor. Eğer bu plan hayata geçirilirse 2. Dünya Savaşı sonrasında üst düzey yetkiye sahip Nazileri yargılayan Nürnberg mahkemesinden sonra saldırı suçunu ele alan ilk mahkeme kurulacak. Böyle bir planın yeterli uluslararası meşruiyeti kazanabilmesi için BM Genel Kurulu tarafından büyük oranda desteklenmesi gerekir. Ben planın BM Genel Kurulu’ndan yeterli desteği alabileceğini pek olası görmüyorum çünkü Rusya’nın Ukrayna’ya verdiği hasardan dolayı tazminat ödemesi konusunda kasım ayının ortasında yapılan oylamada 94 lehte, 14 aleyhte ve 74 çekimser oy verildi. Bu oylamadaki yüksek çekimser oy oranı, özel mahkeme kurulması konusunda yapılacak herhangi bir oylamada daha da fazla aleyhte ve çekimser oy kullanılabileceğine gösterge olabilir. Ayrıca saldırı suçundan dolayı kurulacak özel bir mahkemeye ABD’nin destek verip vermeyeceği büyük bir soru işareti. Çünkü Rusya’nın Ukrayna işgalini yargılamak için özel mahkeme kurulacaksa neden ABD’nin Irak’ı işgali için de aynısı yapılabilir. Yapılmazsa da uluslararası hukukun Batılı devletlerin yaptırım enstrümanı olduğu algısını güç kazanır ve özellikle Avrupa ve ABD dışındaki ülkelerin nezdinde mahkemenin meşruiyetini azalır. Ayrıca böyle bir mahkemenin kurulması ve Putin’in yargılanması, savaşı sona erdirebilecek bir ateşkesin yapılması ihtimalinin sona ermesi anlamına gelebilir. Bu nedenle devletler, Kremlin ile müzakere yolunu açık tutmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyor olabilir.
Tüm bunların aksine böyle bir yargılama Putin’i ve yakın çevresini korkutup barış masasına oturmaya zorlayabilir diyenler de var. Ancak Putin’i bunca senedir tanıyoruz ve geçmişteki hareketlerini göz önüne aldığımızda böyle bir mahkemenin kurulmasına agresif bir misilleme ile karşılık verme ihtimalinin yüksek olduğu düşüncesindeyim. Ayrıca böyle bir mahkemenin kurulmasının sadece sembolik bir anlamı olur çünkü dünyada Putin’i yargılamak için fiziksel olarak mahkeme önüne çıkarabilecek hiçbir kuvvet yoktur.Yapılabilecek herhangi bir yargılama sadece Putin’in gıyabında olacaktır. Bu noktada şunu da vurgulamak gerekir ki mahkemenin sembolik bir anlamı olacaksa da Putin, mahkemenin kararının tanıyan hiçbir ülkeyi ziyaret edemeyecektir. Daha önemlisi gücünün zirvesinde olan bir lidere karşı kurulacak idealist bir mahkeme, Putin’i fiziksel olarak hapishaneye koyacak güce sahip olmasa da dünya tarihine onurlu bir girişim olarak yazılacaktır. Ayrıca gelecekteki Putinler için caydırıcı etki yaratıp dünya barışı adına önemli bir adım olacaktır.
Putin’i adelet önüne getirmek başarılması zor bir gaye ama bunu seslendirip ihtimallerini araştırmak onurlu bir çabadır. Belki güncel konjonktürde akılcı değil ama sağduyulu bir girişimdir. Ayrıca gelecekte benzer vakaların uluslararası camia tarafından tolere edilmeyeceğini açıkça gösteren değerli bir mesajdır.