İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

       ORTAK OPERASYON VE İSRAİL- İRAN ÇEKİŞMELERİ

 

Geçtiğimiz günlerde İsrail’in Haaretz isimli önde gelen basın kuruluşunda MOSSAD ve MİT’in “İran’ın entrikalarını bozmak” amacıyla ittifak yaptıkları iddia edildi. Türk ve İsrail gizli servislerinin son aylarda iş birliğini kuvvetlendirdiklerini ve İsrail’den intikam almak isteyen İran istihbaratının planlarını engellemek amacında olduğu aktarıldı. Bu iki istihbarat servisinin düzenli temas halinde oldukları da ayrıca belirtildi. İsrail ve Türkiye’nin arasındaki diplomatik ilişkiler en düşük seviyede bile olsa tarafların gizli temasları sürekli devam etti ve kriz dönemlerinde dahi iletişim kanalları sürekli açık tutuldu.

Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’ne ait bir suikast hücresinin İsrailli turistleri hedef aldığı ortaya çıktı. Times of Israel’in haberine göre, Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarından Albay Seyyad Hodayi’ye yönelik suikastten İran, İsrail’i sorumlu tuttu ve misilleme tehdidinde bulundu. İntikam olarak ise Türkiye’ye gelen İsrailli turistleri hedef aldı. Bu habere göre MOSSAD, edindiği bilgiler doğrultusunda MİT ile temasa geçti ve MİT harekete geçerek saldırıyı önledi. Türk istihbaratı şüphelileri tutukladı.

İran istihbaratı casus olarak Afganları, Pakistanlıları, uyuşturucu kaçakçılarını, paralı askerleri ve Türkiye’de bağlantıları olan İranlı suçluları kullanıyor. İsrail’e yönelik eylemlerini Türkiye’de gerçekleştirmesinin sebeplerinden birisi ise coğrafi yakınlık ve erişilebilirliğin yüksek olmasından kaynaklı.

MOSSAD Suikastleri

Geçtiğimiz haftalarda İranlı kaynaklar, havacılık alanında çalışan iki bilim insanını İsrail istihbaratının öldürdüğünü iddia etti. Son dönemde gerçekleşen İranlı bilim insanlarının ölümleri iki ülke arasındaki ipleri daha da geriyor. 31 Mayıs’ta füze ve insansız hava aracı projesinde çalışan Eyüp Entezari’nin akşam yemeğinde zehirlenerek öldürüldüğü ve 2 Haziran’da da 31 yaşındaki jeolog Kamran Aghamolay’ın aniden çoklu organ yetmezliği ile hayatını kaybettiği duyuruldu. New York Times gazetesi bu iki bilim insanının ölümünden İsrail’i sorumlu tuttu. Ölümün yankıları devam ederken sonraki günlerde ise İran Devrim Muhafızları’na bağlı Havacılık Birimi üyesi Muhammed Abdus’un görevi esnasında öldürüldüğü basına yansıdı. Abdus’un ölümünden birkaç saat sonra da havacılık birimindeki bir başka bilim insanı olan Ali Kamani, şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. İran, nükleer programı nedeniyle sürekli olarak yaptırımlara maruz kalırken çok sayıda bilim insanını da şüpheli şekilde kaybetti.

Geçtiğimiz nisan ayında ise İranlı Kayhan Daily gazetesinin genel yayın yönetmeni Hossein Shariatmadari, İran’ın nükleer tesislerine yönelik çeşitli sabotaj operasyonlarının ve ülkenin bilim insanlarına yönelik suikastlerin, MOSSAD ve CIA casusları tarafından Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu müfettişleri kisvesi altında toplanan bilgiler ile gerçekleştirildiğini iddia etti. Ayrıca istihbarat servislerinin İran’ın nükleer programıyla ilgili raporlardan fayda sağlamasına ek olarak İran’ın bilimsel ve endüstriyel altyapı alanlarına yönelik keşifler de gerçekleştirdiğini belirtti.

İran tarafından MOSSAD’ın sorumlu tutulduğu bir diğer operasyon ise Fars News’in haberine göre, Tahran belediye sistemlerinin hacklenmesi. Tahran Kent Konseyi Başkanı Mehdi Chamran, MOSSAD ve hükümet karşıtı grupların belediyeye yönelik bir siber saldırı gerçekleştirdiğini belirtti. Ancak bu kişilerin hedeflerine ulaşamadıklarını ve sadece birkaç küçük düşürücü görüntü yayınlamakla sınırlı kaldıklarını da ekledi.

Ancak MOSSAD’ın İran’ın üst yönetimin kadar sızdığından şüpheleniliyor. İran’ın en önemli nükleer bilim insanı Muhsin Fahrizade’yi taşıyan araç, yapay zeka yardımıyla uzaktan kontrol edilebilen bir makineli tüfek ile öldürülmüştü. Bu suikastten sonra İran, suikasti planlayanların “silahlı kuvvetler mensubu” olduğunu açıkladı. Devlet, hükümet ve Devrim Muhafızları’nın itibarının zedelenmemesi adına ölenlerin isim ve rütbelerini açıklamadı.

Soygun

Ayrıca 2018 yılında İran belki de tarihinin en büyük soygunlarından birini yaşadı. Başkent Tahran’a 30 km kadar mesafede bulunan sanayi bölgesindeki bir depoya giren 10 civarında kişi, 7 saatten kısa bir sürede 32 kasayı eritip açarak yarım ton ağırlığında gizli nükleer arşivi hiçbir iz bırakmadan çalarak ortadan kayboldu. 3 ay sonra belgeler Tel Aviv’de ortaya çıktı. Netanyahu ise bu belgeleri hiç çekinmeden sergiledi ve bu belgelerin MOSSAD operasyonu ile ele geçirildiğini söyledi. İran yetkilileri ise tabii ki bu belgelerin sahte olduğunu iddia etti.

Neredeyse son yirmi yıl içerisinde İran’ın önde gelen bilim insanlarından bazıları şüpheli şekilde hayatlarını kaybettiler. Ayrıca İran’ın askeri ve nükleer tesislerine de çok sayıda sabotaj gerçekleştirilmesine rağmen şu ana kadar İran’ın güvenlik güçleri ne bu eylemleri planlayanları ve saldırganları ele geçirebildi ne de bu eylemleri önleyebildi.

Kim Daha Başarılı?

İsrail ve İran arasındaki bu gölge savaşları önümüzdeki süreçte de yoğunluk kazanacak gibi görünüyor. İsrail istihbarat servisi ise bu dönemde İran’dan daha fazla başarı sergiledi. İsrail, İran’ın İsrailli iş insanlarını, bilim insanlarını ve gazetecileri kaçırmak veya öldürmek amacıyla bu insanları yurtdışına çekecek seminer ve konferanslarla bağları bulunan bir İran ağı olduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca İsrail; İran’ın Kenya, Güney Amerika ve Avrupa’daki İsrail hedeflerini vurma planını da ortaya çıkardı. İran’ın ifşa edilen bu istihbarat operasyon planlarına bakacak olursak İran istihbaratının bu açıdan başarısız olduğunu söylemek mümkün.

Ancak İran, MOSSAD eylemlerine karşı çok iyi performans sergileyememesine rağmen yine de burnundan kıl aldırmamaya devam ediyor. Bu eylemlerin kendi projelerinde bir aksama yaratmayacağını düşünüyor. İran, İsrail’in “ara sıra” sızmalar gerçekleştirmesine ve itibara zarara yol açmasına rağmen ülke çapındaki kalkınma zincirlerini etkisiz hale getiremeyeceğini düşünüyor.