Her geçen gün Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta yeni gelişmeler yaşanırken gözler bu kez de Çin ile Tayvan arasındaki mevcut “soruna” çevrildi. Bu sorunun gelecekte bir Çin- Tayvan savaşına dönüşme olasılığı ve ABD’nin olası tutumu hakkında tahminlerde bulunmadan önce Tayvan ve Çin arasında geçmişten günümüze uzanan ilişkilere bir göz atalım.
Tayvan, jeopolitik önemi ve güçlü ekonomisi ile şu an ABD açısından Asya’da nüfuzunu arttırmak için bir araç olarak görülürken ÇHC (Çin Halk Cumhuriyeti) açısından ABD’nin Asya’da kurmak istediği hegemonyayı engellemek adına izlediği politikalar nedeniyle de önemli bir ülke konumundadır. Çin Komünist Partisi (ÇKP) 1949 yılında Çin Milliyetçi Partisi’ne karşı zafer elde edince Çin Milliyetçi Partisi meclis üyeleri, iş insanları ve yaklaşık iki milyon kişi Tayvan adasına çekilmişlerdir. Burada Çin Cumhuriyeti mevcudiyetini devam ettirmiştir. Bu durum sonucunda ise Çin anakarasına sahip olan ÇHC ve Tayvan’da bulunan Çin olarak iki tane ülke meydana gelmiştir. Ne var ki bundan çok daha önceleri Tayvan adası yerlileri bölgenin asıl sahipleriydi ve tam olarak 16 tane etnik köken bu bölgede yaşıyordu. Çin milliyetçilerinin Tayvan adasına akın etmesiyle beraber bölgedeki Çin nüfusu giderek çoğalmaya başladı.
Tayvan’ın bağımsızlığını kabul etmeyen ÇHC 1954 yılında, Tayvan’a ait iki adayı bombalayınca iki ülke burun buruna gelmiştir. Bu sebeple ABD devreye girmiş ve Tayvan’ın tarafında yer almıştır. Tayvan’ın yanında yer almasının asıl amacı ise komünizmin Asya’da yayılmasını önlemek istemesidir. Ancak 1971 yılında ÇHC ve ABD arasında yapılan gizli görüşmeler sonucunda senaryo tam anlamıyla değişmiş, zamanla bu iki ülke arasındaki gelişmeler olumlu yönde ilerlemeye başlamış ve Tayvan’ın en önemli destekçisi olan ABD, Tayvan’ın ÇHC’ye bağlı olduğunu kabul etmiştir.
Zaman içerisinde Tayvan’daki Çinli nüfus artmış ve Tayvan etnik kimliğini kaybetmeye başlamıştır. Buna müteakip Tayvan’daki yerli nüfus %2 ‘ye kadar düşmüştür. Ancak her ne kadar Çinli nüfus fazla olsa da gün geçtikçe ÇHC ile birleşme ve bütünleşme konusunda heves giderek azalmaktadır. Tayvan’ın bu noktada güvendiği iki ülke vardır: Japonya ve ABD.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gözünden Tayvan
ÇHC’nin Tayvan’a olan tavrı daha farklıdır. Çin, BM Daimi Komitesi’ndeki beş üyeden birisidir ve bu gibi avantajlarını kullanarak Tayvan’ın uluslararası örgütlere katılımını engelleyerek Tayvan’ı izole etmektedir. Ayrıca ÇHC’nin sürekli olarak büyüyen ekonomisi sebebiyle Tayvan’ı tanıyabilecek olan ülkelerin sayısı da azalmaktadır. Tayvan bağımsızlığını ilan edip tanınmak isterken BM, Pekin’in “Tek Çin” politikasını kabul ederek Tayvan yerine Çin’yi tanımış, Tayvan dış ilişkileri zor durumda kalmıştır. Tayvan’ın mevcut politikası ise ve Batı’da daha fazla destek bulabilmektir.
Rusya – Ukrayna savaşının patlaması ile birlikte Çin ile Tayvan arasındaki “birleşme” sorunu gündeme gelmiş ama Çin: “Tayvan, Ukrayna değildir ve Tayvan meselesi ÇHC’nin kendi iç meselesidir” diyerek Ukrayna ve Tayvan arasında bir benzerlik olmadığını dile getirmiştir. Çin Halk Kurtuluş Ordusu Sözcüsü, Tayvan Boğazı’nı istikrarsızlaştırmaya, Çin’in temel politikalarını tehdit etmeye yönelik herhangi bir provokasyona karşı tedbir alacaklarını duyurmuştur. ÇHC’nin Tayvan üzerindeki politikası tamamen “birleşme” odaklıdır ve Pekin yönetimi “Tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın topraklarını, kendisinin bir parçası olarak tanımlamaktadır.
Rusya- Ukrayna savaşının Çin Komünist Partisi’ni endişelendirmesinin sebebine gelirsek; ÇHC, kendi halkının dünya görüşlerinin ne şekilde değişeceğini bilememektedir. Bu sebeple Çin, Ukrayna’nın durumu ile ilgili olayları ve konuşmaları manipüle etmeye ve titiz bir kontrol mekanizması yürütmeye başlamıştır. Çin, son günlerde savaş nedeniyle Rusya’ya yapılan yaptırımların, olası bir Tayvan işgalinde kendi başına geleceğinin gayet farkında. Ayrıca ülke içerisindeki azınlıklar da Çin’i endişelendirebilir. Çin içerisinde Moğollar, Kırgızlar, Uygurlar, Koreliler ve daha birçok etnik grup bulunuyor. Peki bu azınlıklar gün gelip bağımsızlık talebinde bulunursa Çin’in tavrı ne olacak? Çin içerisinde halkın bir kısmı Putin’i başka bir ülkenin iç işlerine karışmakla ve o ülkeyi işgal etmekle suçlarken Pekin hükümeti bu görüşlerden epey rahatsız görünüyor.
ABD Ne Yapabilir?
Ukrayna ve Rusya arasında meydana gelen olaylar eğer Çin ve Tayvan arasında baş gösterirse, ABD’nin Tayvan’daki bağımsızlık güçlerini destekleme oranı yüksek gibi görünüyor. Ayrıca birçok analist, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile birlikte Çin’in bundan ilham alıp Tayvan’a saldıracağı konusunda endişeli. Böylece ABD aslında Rusya’ya yapılan yaptırımları gündeme getirirken Çin’e de gözdağı veriyor gibi görünüyor.
Çin ve Tayvan arasında meydana gelebilecek olası bir savaş durumunda ABD, Tayvan’ı savunmak için askerlerini tekrar bölgede konuşlandırabilir, füze savunma sistemleri desteklenebilir ve en önemlisi Çin’e karşı etkili bir “yaptırım kampanyası” başlatabilir. Ancak Çin’in ekonomisinin Rusya’nın ekonomisinden neredeyse on kat büyük olduğunu göz önünde bulundurursak, Çin’e ticari olarak bağlı olan ülkelerin sayısı çok fazla olduğundan dolayı yaptırım kararını uygulayabilecek ülke sayısı da hayli az olacaktır. Bu sebeple ABD’nin daha fazla ülkeyi dahil edebilecek bir strateji geliştirmesi beklenebilir.
Çin’nin gün geçtikçe büyüyen ekonomisi, ABD’yi yalnızca endişelendirmekle kalmıyor aynı zamanda olası bir savaş durumunda da izleyebileceği politikalar konusunda kısıtlıyor. İlerleyen zamanlarda Çin’in Tayvan’a olan tavrı ve ABD’nin bu konudaki politikalarını hep birlikte göreceğiz.