Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47’nci yıl dönümü dolayısıyla KKTC’de Cumhuriyet Meclisi Özel Oturumu’nda milletvekillerine hitap etti.
Konuşmasında müjdeyi açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bu projeyi hayata geçirerek, nasıl bir Kuzey Kıbrıs devleti varmış birilerinin görmesi lazım” diye konuştu.
Günlerdir iktidara yakın medyalarda sürekli dile getirilen , siyaset bilimcilerin üzerine yorum yaptıkları , konuştukları , Azerbaycan, Pakistan veya Libya gibi yakın olduğumuz ülkelerden bir tanıma mı gelecek yoksa uluslararası sistemde bir açık bulundu da Kıbrıs Türk Devleti adıyla yeni bir devlet sistemiyle birlikte yeni bir strateji mi kurgulanıyor diye beyin jimnastiği yaptık.
Bunun üzerine Erdoğan’ın açıklamasından 4 saat önce bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Sayın Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Dominic Raab ile bugün Kıbrıs ve ülkemize yönelik COVID-19 seyahat kısıtlamaları hakkında telefonda görüşmüştür” ifadeleri kullanıldı. Adadaki 3. Ülke olan İngiltere ile görüşme de harbiden büyük bir adım geliyor mu sorusunu akıllara getirdi.
Yunan medyası da Erdoğan’ın yaptığı bu açıklamadan beri ciddi telaş vardı. Ta ki Erdoğan müjdeyi açıklayıncaya kadar! Müjde açıklandığında o endişeli bekleyiş yerini tebessüme bırakmış olmalı. Tabi ki sayın Cumhurbaşkanımızın Külliye veya Külliyelere ihtiyacı vardır. Hatta kimi yanlı yazarlara göre her saray Cumhurbaşkanının çalışma şevkini artırıyordur.
Anlaşılan o ki Kıbrıs bir iç siyaset malzemesine dönüşmeye doğru ilerlemeye devam edecek. İktidar nispeten başarılı olduğunu bildiğinden yılda birkaç kere Kıbrıs’a 8-10 uçakla gidip gelmeye devam edecektir.
Fakat mesele Kıbrıs olunca , Doğu Akdeniz olunca iş dış siyasete döndüğünden kelimeleri doğru ve mantıklı seçilmeli. Çünkü her yanlış hamlenin bir sonraki aşamada bedeli ağır olur. KKTC , Türkiye tarafından yapılan sarayla değil Türkiye tarafından yapılacak diplomatik adımlarla devlet olur.