Bahamalar merkezli bir kripto para borsası olan FTX’in çöküşü Kuzey Kore açısından kötü bir zamanlamaya denk geldi. Bu ayın başlarında dünyanın en büyük kripto para borsası FTX ani bir çöküş yaşadı ve kripto para birimi endüstrisinde de ciddi şok etkisi yarattı. Haliyle bu durum Kuzey Kore’yi de derinden etkiledi çünkü Kuzey Kore nükleer programlarını kripto para ile fonluyordu. Sürekli balistik füze fırlatarak güç gösterisi yapan Kuzey Kore’nin ciddi harcamaları bulunuyor. Yonhap News Agency’nin haberine göre Kuzey Kore, nükleer silah denemeleri için ihtiyaç duyduğu fonu kripto paralardan elde ediyor.
Covid döneminin ekonomiye de büyük zorluklar getirmesi dolayısıyla Kuzey Kore, silah programlarını ve ticaret açığını finanse etmekte ciddi ölçüde zorlandı. Sıfır Covid stratejisi izleyen Kuzey Kore’nin ihracatı 2020 ve 2021’de on milyon dolar geriledi. Ayrıca rejimin BM yaptırımlarından kaçmak için yaptığı kaçakçılık faaliyetleri de belli ölçüde engellendi. Bu durum rejimin döviz kayıplarını azaltmak için kripto borsasına daha fazla yönelmesine sebep oldu. Blockchain analiz firması Chainalysis’e göre Kuzey Kore 2020’de yaklaşık olarak 300 milyon dolar ve 2021’de yaklaşık 400 milyon dolar sanal varlık çaldı. Bu yıl ise verilerin 1 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Kripto para borsasını hacklemek ve merkezi olmayan bir finanstan yararlanmak Kuzey Kore için cazip bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
DeFi yani merkeziyetsiz finans, süreç içerisinde hiçbir merkezi yapı barındırmıyor ve tamamıyla block zinciri üzerinden eylemlerini gerçekleştiriyor. DeFi’de yapılan işlemler tamamen anonim şekilde yürütülüyor. Süreç içerisinde üçüncül taraftan kaynaklı hata riski bulunmuyor. Tüm kayıtlar block zinciri üzerinde tutuluyor. Ancak bu avantajlara rağmen büyük dezavantajları da mevcut. Yapılan bir işlem sonucunda hataların tümü kullanıcı kaynaklı oluyor ve asla süreç içerisinde oluşan herhangi bir kaybın telafi edilmesi söz konusu dahi değil. Bir diğer dezavantaj ise DeFi, potansiyel bilgisayar korsanlarının yararlanabilecekleri güvenlik açıklarını aramasına olanak sağlayan açık kaynaklı yazılımdaki kusurlar nedeniyle bilgisayar korsanlarına karşı savunmasız durumda.
DeFi platformları da Kuzey Kore’nin daha az likit çalıntı varlığı, daha kolay nakde çevrilebilenlerle takas etmesine olanak tanıyor. Kuzey Kore, yasadışı faaliyetlerini finanse etmek için bu fonları kullanıyor. BM Uzmanlar Paneli’nde, çalınan kripto paraların Kuzey Kore için önemli bir gelir kaynağı olduğu ve diğer yasadışı faaliyetler ile birlikte ülkenin kitle imha silahlarını ve balistik füze programlarını doğrudan ve dolaylı olarak desteklediği ifade edildi.
Kuzey Kore’nin kripto borsalarından çalınan fonların nükleer silahlar ve balistik füze programları için kullandığına dair endişeler ABD hükümetinde de yankı buldu. Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanlığı, sınıflandırılmamış bir raporda, çalınan fonların muhtemelen nükleer programlar ve füze programları için kullanıldığını kaydetti. Siber ve Gelişen Teknolojiden Sorumlu Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Anne Neuberger, çalınan fonların Kuzey Kore’nin balistik füze programı fonlarının üçte biri kadarını sağlayabileceğini öne sürdü. Neuberger, Kuzey Kore’nin siber alanda önde gelen tehditlerden biri olduğuna da dikkat çekti ve siber saldırılarla yapılan kripto hırsızlığında Kuzey Kore’deki hacker gruplarının son yıllarda oldukça etkili faaliyet yürüttüklerini açıkladı. Bu yasadışı siber saldırı aktörlerin başında ise Lazarus APT grubu yer alıyor. Lazarus siber saldırılarla elde ettiği paraları özellikle devletin savunma sanayi alanına aktarıyor. Neuberger ayrıca ABD’nin Kuzey Kore’de oluşturduğu siber tehditleri belirlemek ve kripto para birimi altyapısı aracılığıyla yasa dışı fonların taşınmasını zorlaştırmak için Güney Kore de dahil olmak üzere müttefikleri ve ortaklarıyla çalıştıklarını ifade etti.
Kuzey Kore’nin kripto para biriminde fon çalması muhtemelen rejimin pandemi sırasında ticaret açığını finanse etmesine yardımcı oldu. 2020 ve 2021’de Kuzey Kore, Çin ile yaptığı ticaret faaliyetlerinde 645 milyon dolarlık bir açık verdi ancak 700 milyon dolara yakın kripto para çaldı. Ekim ayına kadar Çin’den yapılan ithalat 657,4 milyon dolara yükselirken, Kuzey Kore’nin Çin’e ihracatı 103,4 milyon dolara yükseldi. Bununla birlikte, Kuzey Kore’nin bu yıl çaldığı yaklaşık 1 milyar dolarlık kripto para birimi, Çin ile olan ticaretindeki 554 milyon dolarlık açığı kapatmak için fazlasıyla yeterli.
FTX’in çöküşünün Kuzey Kore’nin kripto faaliyetleriyle hiçbir ilgisi yok gibi görünse de rejimin kripto para birimine olan yoğun bağımlılığı nedeniyle üç tane sorun bulunuyor. İlk olarak FTX’in çökmesi, Kuzey Kore’nin tüm varlıklarının değerini düşürdü. Chainalysis, Kuzey Kore’nin tüm varlıklarını hemen nakde çevirmediğini belirtti. Ether’in Kuzey Kore tarafından çalınan en yaygın kripto para birimi haline geldiğini ve çalınma oranının 2021’de %58’e tekabül ettiği tahmin ediliyor. Ether’in değeri FTX’in çökmesinden sonra %20 değerinde düştü. İkinci olarak kripto firmaları, sistemlerini geliştirmeye çalışacaklar. FTX bir zamanlar en saygın kripto para borsalarından biriydi ancak son zamanlarda kötü yönetimiyle anılıyor. Çünkü FTX, güvenlik önlemleri olmadan kişisel bir şirket olarak yönetiliyordu. Kuzey Kore, sektördeki zayıf güvenlik önlemlerini ve sistem açıklarını kullanarak süreci istismar etti. Üçüncü olarak kripto para firmaları dahili sistemlerini iyileştirmek için adım atsalar dahi FTX’in çöküşü daha büyük bir düzenleme gerektiğini gösteriyor. Her ne kadar mevcut düzenlemeler geliştirilse de çoğu kripto şirketinde mevcut olandan daha fazla iç kontrol mekanizması oluşturulması gerekiyor. Bu durum şirketlerin geleneksel finansal sistem ve düzenleyici yapı oluşturulmasıyla birlikte daha uyumlu hale gelmesini sağlarken Kuzey Kore’nin para aklamak için kullandığı bazı boşlukları da kapatacak.
Tüm bu değişikliklerin bir anda sağlanabilmesi açık kaynaktaki yazılımlarda güvenlik açıklıkları sürekli olarak düzeltilmeli ve kontrol edilmeleri gerektiği için tabii ki mümkün görünmüyor.