Reuters’a konuşan iki yetkili: Cumhurbaşkanı Erdoğan Glasgow’daki iklim zirvesine gitmedi çünkü İngiliz yetkililer istenilen araç sayısına ve diğer güvenlik taleplerine onay vermedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen G20 zirvesinden İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılacak olan iklim zirvesine geçmesi beklenirken ülkeye dönmesinin arkasında protokol krizi bulunduğu öne sürüldü. Reuters ajansına konuşan iki yetkili, Erdoğan’ın protokol ve güvenlikle ilgili taleplerinin karşılanmaması nedeniyle döndüğünü söyledi.
Reuters’a konuşan yetkililerden biri cumhurbaşkanının toplantıya katılımı konusunda protokol sorunları yaşandığını söyledi. İkinci bir yetkili ise İngiliz yetkililerin Türkiye’nin protokol ve güvenlikle ilgili taleplerini karşılamadığını belirtti. Bu yetkili, “Cumhurbaşkanı böyle bir karar aldı çünkü güvenlik için gereken araç sayısı ve güvenlikle ilgili diğer taleplerimiz tam anlamıyla karşılanmadı” diye konuştu.
Erdoğan’da dün uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken bu durumu üstü kapalı şekilde onayladı. Erdoğan, İskoçya’daki liderler zirvesine neden gitmediğiyle ilgili soruyu yanıtlarken, Glasgow’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konulu Liderler Zirvesi için talep ettikleri güvenlik protokolü standartları bulunduğunu söyledi. Bunların, uluslararası bütün ziyaretlerde kendilerine ve diğer bütün liderlere her zaman uygulanan protokoldeki standartlar olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ancak bize bunların son anda karşılanamayacağı söylendi. Daha sonra bizim geri çevrilen talebimizdeki standartların başka bir ülke için istisnai olarak sağlanabildiğini öğrendik. Bu diplomatik teamüllere de uymuyordu. Bunu kabul edemezdik. İlgili birimlerimiz net bir duruşla görüşmelerini sürdürdü. Sağ olsun Boris Johnson da süreçle ilgilendi. İlk başta sorununun çözüldüğünü ifade etti. Fakat son anda bize geri dönüp İskoçya tarafının zorluk çıkardığını söyledi. Taleplerimiz yerine getirilmeyince biz de Glasgow’a gitmekten vazgeçtik. Nihayetinde bu sadece kendi güvenliğimizle ilgili değil, ülkemizin itibarıyla da ilgili bir meseleydi. Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz. Hiçbir yerde ülkemizin saygınlığına, izzetine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Daha adil bir dünyayı ancak eşitlikçi bir yaklaşımla kurabileceğimizi de böylece bir kez daha göstermiş olduk.”