İnternet kullanımı ne kadar yaşamımızın bir parçası olduysa siber güvenlik kavramı da o denli bu kombinasyonun bir parçası olmak durumundadır. Nitekim siber uzay sahasının güvenlik ayağı aralanmış bir kapı olarak kalmaktadır. Siber güvenlik kavramı salt bireyler değil uluslararası sistemde devletleri ve hükümetleri de hedef alan bir yol çizmektedir. Hatta bu, sosyal mühendisler olarak tanımladığımız bir grup zincirinden öte devletlerin dahi birbirlerine karşı gerçekleştirdiği siber saldırılar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Devletler arası olan savaş kavramı 20.yy sonlarından itibaren kolaylıkla pratik yansıma bulmayan bir hale evrilmiştir. Bunun nedeni nükleer caydrıcılıktır. Fakat günümüzün uluslararası ilişkiler disiplininde savaş, çatışma ve saldırı gibi kavramlar boyut değiştirmekle birlikte yeni anlamlar da kazanmaktadır. Bunlar iç savaşlardan terörizmle mücadele ve siber saldırılara kadar bir zincirin halkalarını oluşturmaktadır.
Carl von Clausewitz de savaşı tanımlarken savaşın değişimine vurgu yapar. Savaşın anlamını değiştiren askeri teknolojiler değil fikirler ve sosyal şartlardır der. Savaş ya da saldırı siyasal bir sonuca ulaşmak adına yapılırken diğer yandan sosyal şartların getirdiği anlam genişlemesi yeni boyut eklemiştir.
21.yy’ın dünyasında ise siber güvenlik kavramı bireyleri, şirketleri, devletleri, iç politika ve dış politikayı ilgilendiren bütün resim olan politikanın bir bileşeni olmaktadır. Nitekim artık ABD başta olmak üzere Rusya Türkiye İran gibi tüm ülkeler ulusal siber güvenlik stratejileri oluşturmaktadır.
Bugünlerde iki siber saldırı haberi ile karşılaştık. İlki Maxim Gorky adlı bir kullanıcı tarafından Konya Belediyesinin 1 milyon verisinin çalındığı belirtilirken diğeri karşıt görüşlü Filistinli iki grubun öncelikli olarak Filistin’e ve Suriye’ye düzenlediği Türkiye, Irak, Lübnan ve Libya’da da birtakım faaliyetlerle bulunduğu haberidir.
İki siber saldırgandan biri Batı Şeria’yı yöneten El Fetih’e bağlı istihbarat grubu Filistin Önleyici Güvenlik Servisi ile ilişkili olduğu ifade edilirken diğer grup ise Hamas ile ilişkili olduğu bilinen Arid Viper olarak belirtilmiştir. İlk grup Filistin topraklarını ve Suriye’yi hedef alıyor ayrıca Türkiye, Irak, Lübnan ve Libya’da da birtakım faaliyetlerle bulunuyor. Bu grup El Fetih karşıtı aktivistleri, gazetecileri ve Irak ordusu ile Suriye muhalefetinin de dahil olduğu birtakım yapıları hedef aldığı düşünülüyor. Arid Viper adlı grup ise Fetih hareketinin özellikle devlet yetkililerini, siyasi parti üyeleri, güvenlik güçlerini listeye almış durumdadır.
Siber operasyonlarında kullanılan araç olarak ise Facebook platformunu ve siber sahanın karanlık yüzü olarak nitelenen dark web ile yürütmüşlerdir. Facebook’un Siber Casusluk Araştırmalarının başında bulunan Mike Dvilyanski ve Küresel Tehditi Engellemeden Sorumlu Başkanı David Agranovich tarafından olay deşifre edildikten sonra iki grubun da hesaplarının kapatıldığını duyurdular.
İlk grup bir sohbet uygulaması gibi görünen kötü amaçlı yazılımla kişilerin bilgilerini çalarken diğer grup kötü amaçlı yazılımlar yoluyla sosyal mühendislik ve Kimlik Avı taktiklerini kullandıkları ortaya çıkmıştır.