2019 yılında etkilerini hissettiren ve 2021 yılı itibariyle Lübnan halkının hayatının her aşamasına ağır darbeler vuran ekonomik kriz, ülkeyi derinden sarsmıştır. COVID-19’un dünya ekonomisini birçok yönden olumsuz etkilemesi, 2019’dan beri ekonomik krizle başa çıkmaya çalışan Lübnan açısından zorlu bir ekonomik sınav meydana getirmişti. Dolar likidite probleminin varlığının Lübnan Merkez Bankası tarafından açıklanması ve ülkede var olan döviz rezervlerinin erimesi gibi sonuçlar, Lübnan’da söz konusu olan ekonomik krizin varlığının ne denli büyük ve sarsıcı olduğunu kanıtlamaya yeterli olmuştur.
Ülkenin resmi para birimi olan Lübnan Lirası, bu ekonomik kriz nedeniyle ABD Doları karşısında yüzde 90 değer kaybederken aynı zamanda Lübnan’daki enflasyon oranı resmi olmayan açıklamalara ve hesaplamalara göre %700 artmıştır. BM’nin yayınlamış olduğu değerlendirme raporu incelendiğinde ise ekonomik krizin etkileri sonucu Lübnanlıların yarısından fazlasının yoksulluk sınırı altında yaşamlarını idame ettirmeye çalıştığı gözlemlenmiştir. Ayrıca 2019’dan beri etkili olan krizin etkilerinin 1975-1990 yıllarında ülkeyi büyük ölçüde etkileyen iç savaştan daha büyük ve sarsıcı olduğunu veriler ve olgularla açıklamıştır.
Çoğu ekonomik krizde olduğu gibi Lübnan’daki ekonomik krizin etkilerinin en çok hissedildiği alanlardan birisi enerji sektörü oldu. Lübnan Merkez Bankası, ekonomik krizin baş edilemez hale gelmesiyle birlikte akaryakıt sektörü için sağlanan döviz kredilerinin resmi kur ile değil de piyasadaki mevcut serbest kur üzerinden hesaplanacağını açıklamış ve akaryakıt sübvansiyonunun kaldırılacağını halka duyurmuştu. Akaryakıta ilişkin yapılan resmi açıklamalardan sonra meydana gelen akaryakıt krizi ile Lübnan’da aylarca süren akaryakıt istasyonları önünde uzun kuyruklar meydana geldi. Ülkede yakıt ile elektrik üreten santraller, altyapı yetersizliği nedeniyle enerji üretimi sağlayamaz bir hale geldi. Bu durum nedeniyle Lübnan, enerji eksikliği ile karanlığa gömülen bir ülkeye döndü. Elektrik krizinin ülkenin her kurumuna olumsuz etkisi özellikle hastanelerde görülürken elektriğin sağlanamaması nedeniyle hastaneler, hastaların ölebilme ihtimalini dahi açıklar hale geldi ve ülke çapında gerek sağlık gerek enerji sektörü büyük darbeler alarak hizmet veremez duruma geldi.
Bununla birlikte 2020 Ağustos ayında meydana gelen Beyrut Liman Patlaması’nın incelenmesi için yürütülen soruşturma, ülkede yaşayan Şii ve Hristiyan kesim arasında kanlı çatışmaların meydana gelmesine ve ekonomik krizle beraber halkın iç huzurunu da kaybetmesine yol açmıştır. Ülkede meydana gelen Tayyuna Saldırısı gibi onlarca kişinin öldüğü silahlı saldırılar, ülkeyi 1975-1990’da vuku bulan iç savaşa götürebilecek boyuta ulaşmıştı.
Hem ekonomik kriz hem ülke içinde var olan huzursuzluk ortamı beyin göçünü de tetikleyince mühendislik, bankacılık gibi sektörlerde çalışan Lübnanlı vatandaşlar, yaşamlarını daha iyi şartlarda idame ettirmek amacıyla Kanada, ABD ve Körfez ülkelerine göç etmişti.
Ortaya çıkan iç savaş ortamı, beyin göçü ve ekonomik kriz tablosu ülkede yapılacak genel seçimler için oldukça kritik bir durum taşımaktadır. Bu ekonomik çöküşün ardından 15 Mayıs’ta yapılacak genel seçimde 3 milyon 917 bin kayıtlı seçmen yaklaşık 3 yıldır süren krizin etkilerini sandık başında oy kullanarak karar verecekler. Hem ekonomik kriz hem Beyrut Limanı Patlaması’nda halk büyük sıkıntılar yaşarken ve sarsılan ekonomi sebebiyle Lübnan’nın yönetici kesimi suçlanırken sonucun Lübnan için ilerleyen dönemlerde neler yaratacağı da oldukça önemlidir. Ayrıca seçimler açısından İran destekli Hizbullah’ın ise meclis çoğunluğunu koruyabilecek mi sorusu ise Lübnan’ın geleceği açısından oldukça kritik olacak. Birçok siyaset bilimi uzmanı seçimlerin sonucunda mecliste reform taraftarı olan politikacıların koltuk sayısının artış göstereceğini düşünüyor. 2018’deki seçimlerde İran ve Esad rejimi mütteffikleri olan Hizbullah’ın da olduğu 8 Mart Koalisyonu, mecliste koltuk sayısında çoğunluğunu koruyarak zaferini kutlamıştı. Fakat 2018 yılından sonra meydana gelen mali kriz, Beyrut Limanı Patlaması, iç huzursuzluk ortamının seçimlere nasıl yansıyacağı, Hizbullah’ın çoğunluk elde edip edemeyeceği ve uzmanların reform yanlısı politikacıların çoğunlukta olacağı tahmininin yaşanıp yaşanmayacağı 15 Mayıs 2022 sonrası açıklanacak seçim sonuçlarıyla beraber Lübnan halkının kaderini belirleyecektir.
Seçimlerin 15 Mayıs’ta tamamlanmasıyla beraber Lübnan İçişleri Bakanlığının sunduğu verilere göre Orta Doğu için İsrail’in saldırı ve işgallerine karşı en çok karşılık veren ve bu direnişin liderliğini yapan Hizbullah ve Hizbullah’ın müttefikleri, halkın sandıkta verdiği karara göre Lübnan meclisinde çoğunluğu kaybetti. Sayısal olarak meclisteki koltuk dağılımına bakıldığında ise Şii hareketi önderliğindeki grup, 15 mayıs Seçimleri neticesinde çoğunluğu korumak için kritik olan 65 sandalyenin altında kaldı. Bu da şu demek oluyor ki Hizbullah önderliğinde ilerleyen bu bloğun 61 koltuğa sahip olması 4 yıl önceki seçimlere göre 10 koltuk kaybettiği anlamına gelmektedir ki bu çoğunluğu korumak için önemli olan politikanın başarısız olduğuna işarettir. Ayrıca Şii sandalyelerinde ise 27 koltuğa sahip olmalarıyla bir kayıp yaşanmadığı görülmektedir.
Birçok siyaset bilimci seçimlerde reformcuların kritik rol oynayabileceklerini söylemişti. Halkın sandık başında verdiği karar neticesinde ise 2019’da Lübnan gündemini sarsan müesses nizam karşıtı protesto hareketine bağlı olarak çalışmalar ve protestolar gerçekleştiren reformcular 13 koltuk almayı başardı.
Hizbullahın müttefikleri arasında önemli isimlerden biri olan özellikle Beşar Esad’la oldukça yakın olan Meclis Başkanı Yardımcısı Elie Ferzli ve diğer politikacılar düzen karşıtı adaylara karşı kaybetti. Aynı şekilde Lübnan İçişleri Bakanlığının açıkladığı verilere göre Şii hareketi için büyük bir kale olan Güney Lübnan’da Hizbullah tarafından desteklenen adaylar, düzen karşıtı adaylara karşı yenilgiye uğradılar. Beyrut’ta büyük bir başarı kazanan reformcular ise seçimlerin gerçekleşmesi sürecinde karşılaştıkları düzensizlik ve baskıdan şikayetçi olurken yine de baskı ve kuvvetli ittifaklara rağmen büyük bir atılım gösterdikleri görülmektedir.
Mecliste bu denli zıt grupların varlığı ise mecliste meydana gelebilecek kutuplaşmalar ve meclisin etkin çalışamaması adına bir öngörü de yaratmaktadır. Meclisin Hizbullah ve Lübnan Güçleri arasında paylaşılması Lübnan için oldukça önemli olan birlik ve beraberlik düşüncesini ortadan kaldırabilir.
Seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle beraber BM’de Lübnan’ın yaşadığı ekonomik krizden kurtulabilmesi ve yeniden kalkınabilmesi adına IMF’ye imza atın çağrısında bulundu. Mecliste bulunan zıt ve kritik durumlar ve ekonomik olarak çökmüş olan Lübnan’ın ilerleyen yıllardaki konumu 15 Mayıs 2022 Seçimleri ile şekillenmiş ve Lübnan halkı kendi kaderini çizmiştir.