İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diplomasinin Çöküşü

Türkiye son yıllarda yaptığı yanlışlar sebebiyle şu anda diplomatik anlamda en sıkıntılı dış politika dönemlerinden bir tanesiyle karşı karşıya. Bu sebepledir ki son dönemde önemli bir paradigma değişimi içerisinde.

Sadece son birkaç güne baktığımızda Türk heyetleri bir Mısır’da , bir Libya’da , bir Almanya’da . Telefon trafiğine bakınca da farklı bir tablo yok . Erdoğan son günlerde , Merkel’le , Putin’le , Biden’la , El Suud’la telefonda görüştü. Türkiye yeni bir çıkış arayışında.

Haydi taraflı tarafsız herkesin kabul edeceği bir dış politika fotoğrafı çekelim .

ABD ile ilişkiler son 40 yılda en kötü noktada. Biden , seçim tebrikine tam 93 gün sonra cevap verdi. Yetmedi ertesi günde Ermeni Soykırımını resmen tanıdı. S-400 , F35 meseleleri de zaten tüm kamuoyunun bildiği boyutlarda. Masadaki Halkbank davası da ciddiyetini korumakta.

Rusya ile kontrollü müttefiklikte Ukrayna kriziyle birlikte patladı. Rusya önce turist kararını Ukrayna- Türkiye zirvesinden sonraya sonrasında da Türkiye’ye turist yollamama kararını açıkladı. Ukrayna kriziyle birlikte de ilk kez Kanal İstanbul hakkında “Montrö’yü bu şekilde aman ha delmeye çalışma “ mesajını verdi.

AB ile ilişkilerde ise Borell’ın geçtiğimiz yıl söylediği havuç-sopa yani ödül ve ceza formülünün uygulandığını söyleyebiliriz. Türkiye aylardır AB ile ilişkilerini bozmamak adına Doğu Akdeniz’de arama tarama faaliyetlerini askıya aldı. Gemiler Akdeniz kıyılarına tıkalı kaldı. Bunun en önemli sebebi yazın ülkeye turist gelmesini sağlamak ama Fransa’nın ve İngiltere’nin 10 günlük karantina kararına bakılacak olursa bu konuda da başarılı olunamadı.

Çin ile ilişkilerde de son günlerde Doğu Türkistan olayının patlak verdiği ve bunun Sinovac aşı alım sürecine etkisine Fahrettin Koca’nın açıklamalarından anlamış olduk. Fahrettin Koca durumu aramızdaki hassas konuları kaşımak tabirini kullanması dikkat çekti.

İran ile ilişkilerde de Irak başlığı ön plana çıkıyor. İran açıkça Türkiye’yi Irak’ta istemediğini gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde İran destekli milislerin Türkiye’nin Başika üssüne saldırması ve bunu açıkça duyurmaktan kaçınmaması durumu gözler önüne serdi. Irak da İran ile aynı çizgide .

Mısır-Türkiye ilişkilerinde; Müslüman Kardeşler örgütünü (İhvan) açıktan desteklemesi, İhvan kökenli cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin seçim kampanyasına katkı sunmasıyla başlayan 8 yıllık sürecin iflas ettiğini de görüşmelere başlayarak kabul etmiş oldu.

Bu olanların ışığında yine  hükümetin Müslüman Kardeşler desteğinin iflasıyla birlikte Türkiye’ye boykot uygulayan Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerin yeniden başlamasına yönelik adımlar hız kazandı. Mısır , Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerin eski günlere dönmesi ise bugünden yarına olacak bir şey değil.

Türkiye diplomaside  “Değerli Yalnızlık” stratejisinin o kadar da değerli olmadığını anlamış görünüyor. Dünyada artık savaşlar sahada değil masalarda veriliyor ve Türkiye ekonomisi masada verilecek bu savaşta güçsüz düştüğü en büyük gerçek. Şimdi geçmişe bir sünger çekip yeniden diplomatik atak zamanı.