Putin, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada Asya’da yeni güç merkezlerinin oluştuğunu vurgulayarak, “Dünya gerçek anlamda çok kutuplu hale geliyor ve yeni güç merkezlerinin geliştiği Asya, kilit bir rol oynuyor.” dedi. Fakat ben duruma farklı bir açıdan bakıyorum.
Ukrayna’daki savaşın yol açtığı enerji krizi, hem Rusya hem İngiltere hem de Avrupa Birliği için ekonomik olarak o kadar yıkıcı bir hal alabilir ki en sonunda her üçü de dünya sahnesinde büyük güçlerin yanında ikincil güç haline gelebilir. 1991’den 2008 mali krizi arasının tek kutuplu ABD egemenliği dönemi olduğunu düşünürsek, 2008’den Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği 2022 Şubat ayına kadar olan dönemi yarı çok kutupluluk dönemi olarak ele alabiliriz.
Rusya’nın yeniden güçlendiği, AB’nin Trump döneminde ABD’den ayrı bir yol haritası izlediği, Hindistan’ın ve Çin’in hızlı yükseldiği dünya; 5 kutupluluğa doğru ilerliyor. Rusya ile Batı arasında devam eden enerji çatışması, çok kutupluluk döneminin artık bittiği anlamına geliyor. Rusya’nın nükleer silah cephaneliği ortadan kalkmayacak olsa da Rusya kendisini Çin liderliğindeki bir nüfus alanında küçük bir ortak olarak bulacak. Ayrıca, AB’nin kendi kendini savunacak güce sahip olmaması nedeniyle ABD’ye olan bağımlılığı da ABD’yi kıtada tekrar merkeze koyacak ve söz sahibi haline getirecek.
Enerji, modern ekonominin temel değişkenlerinden biridir. Enerji sektörü, normal zamanlarda, çoğu gelişmiş ekonomi için toplam GSYİH’nin yalnızca küçük bir kısmını oluştursa da, tüketimde her sektörde bulunması nedeniyle enflasyon ve girdi maliyetleri üzerinde çok büyük bir etkisi vardır. Avrupa elektrik ve doğalgaz fiyatları, 2020’ye kadar olan on yıldaki tarihsel ortalamanın 10 katına yakın bir durumda. Bu yılki büyük fiyat artışının tek sebebi ise Rusya – Ukrayna savaşı olarak gözüküyor.
2009 ve 2020 yılları arasında AB’nin GSYİH yıllık büyüme oranı yalnızca %0,48’di. ABD’nin aynı dönemdeki büyüme oranı yılda ortalama %1,38 ile neredeyse üç kat daha yüksekti. Çin, aynı dönemde yıllık %7,36 gibi inanılmaz bir hızla büyüdü. 2023 kışı soğuk geçerse ve yaklaşan durgunluk şiddetlenirse, Avrupa’nın küresel GSYİH’deki payı daha da hızlı düşecek.
Rusya’nın durumu muhtemelen AB’ninkinden daha vahim. Avrupa; enerji sağlayıcısı olarak Rusya’ya olan inancını kaybettiğine göre, Rusya’nın tek uygulanabilir stratejisi enerjisini Asyalı müşterilere satmak olarak görünüyor. Asya’nın birçok sektörde büyüyen bir ekonomisi var. Ancak, neredeyse tüm boru hattı ağı ve enerji altyapısı şu anda Avrupa’ya ihracat yapmak için inşa edildi ve doğuya dönmesi hiç de kolay değil.
Moskova’nın enerji ihracatını yeniden yönlendirmesi yıllar alacak ve milyarlarca dolar gerektirecek. Enerji sektörünün Çin’e olan bağımlılığının, Rusya’nın kendisini giderek daha küçük bir rol oynadığını düşündüğü bir ortaklığa taşınması ile sonuçlanabilir. Rusya’nın bu saatten sonra Çin’e karşı bir politika oluşturması çok olası olmayacak.
Çin ve ABD’nin en büyük iki dünya gücü olduğu bir dünya düzenine doğru ilerliyoruz. Avrupa’nın dünya meselelerinden dışlanması ABD’nin çıkarlarına zarar verecek. Daha zayıf bir Avrupa ile karşı karşıya kalan ABD’li politika yapıcılar ve Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası kuruluşlar da benzer düşünen ekonomik müttefiklerden oluşan daha geniş bir çevre oluşturmak isteyeceklerdir. Bu durum Hindistan, Brezilya ve Endonezya gibi orta güçlerin daha fazla kaynaşması anlamına gelebilir.
Sonuç olarak, Rusya-Ukrayna Savaşı dünyada var olan dengelerin değişmesine ve dünyanın iki kutuplu bir denkleme doğru ilerlemesine neden olmuş olabilir. Rusya’nın ve Avrupa’nın bu güç yarışında artık ana güç olması mucizelerin gerçekleşmesine bağlı. Savaşın kazananı olmaz sözü ise hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.