İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Çin Afrika’da Ne Arıyor ?

Çin özellikle son yıllarda Afrika’da ciddi yatırımlar yapıyor. Olay sadece doğal kaynaklar veya bir sömürü düzeni oluşturmak değil. Doğal kaynaklar da çok önemli ama Çin’in daha komplike bir sistemi var.

Değişen Kader

Birleşmiş Milletler’de 1971 senesine kadar Çin  komünist parti tarafından değil,  Tayvan’a kaçan milliyetçi parti tarafından temsil ediliyordu. ABD desteği ile 1971’de yapılan oylama sonucunda Birleşmiş Milletler’de Çin’in bütününü temsil etme hakkı komünist Parti’ye geçti. O günkü oylamada 35 Afrika ülkesi Çin’e karşı ret oyu vermişti.

Çin aslında kalabalık ama dünya siyaset sahnesinde yalnız bir ülkeydi. Bu durumu değiştirmek için çalışmalara başladılar ve globalleşmenin kaymağını yediler.  2007 yılında Birleşmiş Milletler Kuzey Kore’deki insan hakkında kınayan bir bildiri yayınlamak istiyordu. Kuzey Kore’nin en büyük müttefiki Çin ise o bildirinin yayınlanmasını istemiyordu. 11 Afrika ülkesi Çin’e karşı oy kullanırken 43 Afrika ülkesi artık Çin’in istediği şekilde oy kullandı.

Aslında bu tablo bile Çin’in kat ettiği yolu gösteriyordu. Çin yavaş yavaş dünya siyaset sahnesinde çokta gürültü çıkarmadan ilerledi ve Afrika ülkeleri Çin için oldukça kullanışlı müttefikler oldu.

Kredi , Altyapı ve Destek

Tabii ki hiçbir şey karşılıksız değil. Çin bu müttefiklerinin yanında tutmakla etkisini daha da ağırlaştırmak için kesenin ağzını açtı. Afrika ülkelerinde çok düşük faizli geri ödeme süreleri uzun krediler verdi ve hala da veriyor. Kredi vermekle de kalmıyor altyapı çalışmalarını da bizzat üstleniyor.

Afrika’nın en işlek limanlarından biri Kenya’nın Mombasa şehrini başkent Nairobi’ye bağlayan 500 kilometrelik demiryolu inşaatı ve masrafı Çin tarafından karşılandı. İki şehir arasında dört buçuk saatlik kat eden bu hat için harcanan para 3.2 milyar dolar.  Yine tüm inşaatı ve masrafı Çin tarafından karşılanarak Gine de 526 milyon dolarlık bir baraj inşa edildi.  Bu baraj Gine’yi elektrik kesintilerinden kurtardığı gibi fazla kapasiteyi komşu ülkeleri satıp Gine’nin gelir elde etmesinde sağladı. Trafik sorunları ile boğuşan Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa ya 475 milyon dolarlık yatırım ile yine Çin tarafından hafif raylı ulaşım sistemi kuruldu. Çin’in bunun gibi daha yüzlerce altyapı yatırımı var Afrika’da. Hem parayı veriyor hem de yapımını üstleniyor.

Kredi değerlendirmesinde yüksek riskli gruba giren Afrika ülkelerine kimse bir kuruş para vermeye yanaşmazken Çin bunları yapıyor. 2000 senesinden bu yana Çin Afrika’ya toplam 136 milyar dolar Kredi verdi. Aslında bu verdiği krediler ülke bilançosunda eksi olarak yazdı. Yani geri ödenmeme olasılığını göze aldı. Zaten elinde fazlasıyla nakit para olan Çin için çok da zora sokacak bir durum değil bu.

Afrika ülkeleri için sadık müttefikleri olduğu sürece Çin asla parayı sorun etmeyecek. Yani bir nevi para ile müttefik satın almış olacak. Tabii ki işin sadece siyasi yönünde yok. Çin bu paraları dolaylı yoldan geri kazanmanın planı da yaptı ve uygulamaya koydu.

Çin’e Afrika’da artan güvenin göstergesi.

Çin , Sıfırdan Başlıyor

Zengin ülkeler için en karlı iş gelişmeye açık ülkelere yatırım yapmak. Son senelerde dünyada istikrarlı ve gelişmeye açık ülke bulmak iyice zorlaştı. 2008 krizinden sonra bu kategoride değerlendirilen ülkeler ciddi sarsıntılara girdiler ama Afrika’da neredeyse bütün ülkeler gelişmeye açık ülke çünkü hepimiz biliyoruz ki Afrika’nın birçok yerinde asgari düzeyde bir medeniyet ve ticaret yok. Zaten zengin doğal kaynaklara sahip ülkeler gelişme adımlarını atmaya başlayınca üçer beşer atabiliyor. Yani Çin buradaki çarkı döndürmeye başladığında altyapı yatırımları için verdiği paralar çerez olarak kalabilir.

Şu an Afrika’da 10000 üzerinde Çinli firma faaliyet gösteriyor. Bu rakama her gün birileri daha ekleniyor. Bir başka açıdan bakınca Dünya üzerinde ucuz işçilik için Afrika’dan daha iyi bir yer yok. Sadece düzeni ve sistemi sağlamak gerekli. Çin biraz da kendi başarısının kurbanı oldu ve yoğun üretim sektörü sonrası Çin’de artık ucuz işçilik bulmak çok zor. Bunun en önemli göstergesi ucuz iş ile en çok ihtiyaç duyan tekstil üretim içinden Bangladeş gibi ülkelere kaymış olması.

Çin büyük gelirler elde ettikçe vatandaşlarına daha iyi koşullar ve daha iyi eğitim vermeye başladı. Çinde hala vasıfsız ve ucuz iş ekipleri bulunsa da sayıları gün geçtikçe azalıyor. Çinli şirketlerde sadece üretim odaklı olmaktan çıkıp Arge çalışmaları yapan ve kendi teknolojilerin üreten yapılara terfi etmeye başladılar. Bunları üretecek ucuz ve vasıfsız kitlelerse Afrika’da bolca bulunuyor.

Sonuç Olarak ;

Ayrıca dünyadaki toplam platin ve kobaltın %90’ı , altın arzının yarısı,  uranyumun %35’i ,elektronik cihazlar için çok önemli ham madde olan koltanın da %75’i Afrika’da. Çin bunları da çok önem veriyor sonuçta hala dünya tarihinin gördüğü en büyük imalat sanayisinde sahipler .

Afrika hem sadık bir müttefik, hem de ABD ile girilen ticaret savaşında önemli bir liman. Çin tarihinin ilk sınır ötesi askeri üstünde Afrika’da açtı. Kıtanın jeopolitik konumu en yüksek ülkesi Cibuti’de ve sadece tek bir üstte de sınırlı kalmayacaklar gibi gözüküyor.

Çin tıpkı bir önceki yüzyılda ABD’nin II. Dünya Savaşından sonra uyguladığı Marshall yardımlarının günümüzdeki versiyonunu daha komplike bir şekilde uyguluyor. Asya’ya zaten hakimler ,Afrika’ya hakim olmaya çok yakınlar. Sırada Güney Amerika  ve İpek Yolu projesiyle Avrupa var.