İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Amerika ve Taliban

Amerika’da meydana gelen yönetim değişikliği Amerika’nın dış politikasında nasıl bir değişikliğe yol açacağı sorusuna da gündeme getirdi. ABD birliklerinin Afganistan’dan çekilip çekilmeyeceği de Biden hükümetinin gündeminde olan sıcak konulardan bir tanesi.

Olayın Perde Arkası
Taliban Sovyetler Birliği’nin 1989 yılında yıkılmasından sonra Afganistan’da ortaya çıktı ve 1996-2001 yılları arasında Afganistan’ı yönetti. Bu süreçte Pakistan’daki diğer radikal İslamcı gruplarla ilişkilerini güçlendiren Taliban, Pakistan hükümetiyle de diplomatik ilişkilerini güçlendirdi.
Ahmad Ejaz’ın çalışmasında belirttiği üzere Taliban’ın Afganistan’da yükselmesi, bölgede barışın inşası açısından Amerika ve Pakistan tarafından pozitif bir gelişme olarak görüldü. Taliban’ın varlığı İran etkisine karşı bir kalkan oluşturarak Amerika’nın bölgedeki çıkarlarına hizmet edebilirdi. İkinci olarak ise bir Amerikan şirketinin projesi olan ve Türkmenistan’dan Pakistan’a Afganistan üzerinden geçen gaz boru hattı Afganistan’da kontrolün tek bir grubun elinde olmasıyla daha güvende olabilirdi. Fakat Taliban topluma, özellikle de kadınlara uyguladığı baskılar ve El Kaide ile olan bağlantıları gibi sebeplerle Amerika’nın hedefi haline gelmeye başladı. Özellikle, Taliban’ın Usame bin Ladin’i Amerika’ya vermeyi reddetmesi üzerine Amerikalı yetkililer kızdırılmış ve 1998 yılında Amerika Pakistan’a haber bile vermeden Afganistan’da füze saldırılarını başlatmıştı. Bu süreç 11 Eylül saldırılarından sonra daha da kızıştı.

Barış Anlaşması
29 Şubat 2020 yılında Amerika Birleşik Devletleri ile Taliban arasında imzalanan müşterek anlaşma “Afganistan’a Barış Getirmek’ olarak isimlendirildi. Bu anlaşmaya göre, uluslararası birlikler ülkeyi terk edecek, barış müzakereleri başlayacak, tutuklu değişimi olacak ve Taliban diğer terörist gruplarla arasına mesafe koyacağına dair bir taahhüt verecekti. Fakat Trump yönetiminin ABD’nin Afganistan’daki askerlerini geri çekeceğine ilişkin yaptığı açıklamalar, başlatılan barış müzakerelerine zarar vereceği şeklinde yorumlandı ve çeşitli kanallardan eleştir aldı. Çünkü bölgedeki Amerikan askerlerinin varlığı, barış müzakerelerinde Taliban’a karşı yaptırım gücü oluşturabilecek en güçlü faktör olarak görülüyor. Bu faktörün ortadan kalması halinde ise elde edilen kazanımlar tekrar kaybedilebilir.
Diğer bir taraftan ise Taliban yaptığı açıklamada, Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmediği takdirde “işgalci güçler” olarak isimlendirilen uluslararası birliklere saldırıların tekrar başlayacağını belirtmişti.
Amerikalı yetkililerin en son yaptığı açıklamalar ise ABD’nin Afganistan’daki politikalarının henüz bir netliğe kavuşmadığını gösterir nitelikte. NATO Genel sekreteri Jens Stoltenberg, NATO Savunma Bakanlarının da katıldığı ve iki gün süren toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında, Afganistan’dan tam bir çekilme durumuna ilişkin henüz son bir karara varılmadığını açıkladı. Ayrıca yapılan açıklamada, Taliban’ın müzakereleri iyi niyetle sürdürmesi, uyguladığı şiddeti azaltması ve uluslararası terör örgütleriyle olan ilişkilerini kesmesi gibi gerekliliklerin de altı çizildi.

Afganistan’da halen var olan 2 bin 500 kişilik Amerikan kuvvetleri ülkenin güvenliğini sağlıyor ve Afgan askerlerine eğitim veriyor.

Taliban’ın kadınlara karşı tutumu
Afgan kadın hakları grupları ve diğer sivil toplum aktivistleri yaptığı çağrıda, Afganların barış sürecine dahil olmaları gerektiğini ve insan haklarının anayasal bir güvenceyle kadının eşitliğini de içerecek bir biçimde düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bilindiği üzere Taliban yönetimi özellikle de kadınları hedef alan politikalar yürütüyor.  Ülkedeki kadınların çalışmasını yasaklayan Taliban, kız çocuklarının da okula gitmesini engelliyor. Hatta üniversitede okuyan kadınlar da okullarından atıldılar ve eğitimlerine son vermek zorunda kaldılar. Mesleki ve sosyal hayatta da baskıya uğrayan kadınlar, yanlarında yakın bir erkek akrabaları olmadan evlerinden dışarı çıkamıyorlar. Ayrıca her kadın burka giymeye zorlanıyor. Kadınların erkek doktorlar tarafından muayene edilmelerinin yanı sıra kadın doktorların ve hemşirelerin çalışması da yasak.