Almanya’nın en büyük ve Başbakan Angela Merkel’in partisi olan Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) yeni başkanı, Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet oldu.
Genel başkan adaylarından Armin Laschet ikinci turda 521 oy alırken, Friedrich Merz ise 466 oyda kaldı. Yeni başkan, 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde başbakan adayı olabileceği gibi başbakan adayını da belirleyebilecek.
16 yıldır Almanya başbakanlığını yürüten Angela Merkel’in bir daha başbakanlığa aday olmayacağını açıklaması nedeniyle, “siyasette değişimin yılı” olarak nitelendirilen 2021’in, en kritik dönüm noktalarından biri olarak değerlendiriliyor. Çünkü unutmamak lazım ki , Almanya’daki bir değişim AB’de de değişim anlamına geliyor.
Almanya’da genel seçimler 26 Eylül’de yapılacak ve bu seçim aynı zamanda dünya siyasetine damgasını vuran Merkel devrinin sona ereceği tarih olacak. Bu nedenle genel seçimlere dokuz ay kala yapılacak CDU kongresi ve bu kongrede hangi liderin seçileceği, Alman iç siyasetindeki dengeleri ve dinamikleri etkileyecek nitelikte.
CDU, kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi ile birlikte, Almanya’nın en büyük siyasi ittifakı olmayı sürdürüyor. Son anketlere göre yüzde 36 civarında oya sahip olan CDU/CSU’nun, Eylül’de yapılacak genel seçimlerden de en büyük siyasi güç olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Almanya’nın en yüksek nüfuslu eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya’nın başbakanı Armin Laschet, Merkel’in partisini merkez sağda konumlandıran, diğer parti seçmenlerine de hitap eden ılımlı politikalarına yakınlığı ile tanınıyor.
Türklerin Armin’i
2015 yılındaki mülteci krizi sonrasında Merkel’in izlediği “açık kapı” politikasına destek veren 59 yaşındaki Laschet, Türkiyeli göçmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nin uyum bakanı olarak da görev yaptı.
Göçmen kuruluşları ve temsilcileri ile yakın ilişki içerisinde olan Laschet, liberal görüşleri nedeniyle sağcı kesimlerin eleştiri oklarının hedefindeki bir siyasetçi. Hatta Laschet, Alman basını ve kimi siyasetçiler tarafından “Türklerin Armin’i” olarak da adlandırılıyor.
Armin Laschet, geçmiş yıllarda Türkiye iç siyasetinde yaşanan gerilim ve kutuplaşmanın, Almanya’daki Türk toplumuna yansımalarını frenlemeye çalışan, bu gerilimin Almanya topraklarına taşınmaması çağrısını yapan, hatta bunların iç güvenliği tehdit etme noktasına gelmesini önlemek için de aktif rol üstlenen siyasetçilerden.
ürkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı olan ama daha önceki federal hükümetlerin verdiği sözlere, ahde vefa ilkesi ışığında, bağlı kalınması gerektiğini savunan Laschet, hukuk devleti alanındaki gerileme nedeniyle Türkiye’nin AB üyelik sürecine son verilmesine de karşı çıkıyor.
Laschet, “Bu ancak Erdoğan’ı güçlendirir” diyerek Türkiye’de AKP’ye oy vermemiş milyonlarca insan olduğunu, üyelik sürecine son vermenin akılcı bir adım olmayacağını savunuyor. Geçen yıl Erdoğan’ın “Kapıyı açtık” sözleri üzerine Yunanistan sınırına yaşanan göçmen akınının yol açtığı kriz sırasında, “Şantaja boyun eğmemeliyiz” diyerek tepki gösteren Laschet, bununla birlikte Türkiye’ye ağırladığı Suriyeli mülteciler için daha fazla mali yardım yapılması gerektiğini savunuyor.